16 Kasım 2021 Salı

Tümcebilgisi


TÜMCEBİLGİSİ (CÜMLEBİLGİSİ) DERS NOTLARI
ALİ TÜRKSEVEN
İÇİNDEKİLER
TÜMCE
TÜMCE ÖĞELERİ
Tümcenin Ana öğeleri
Yüklem
Özne
Özne-Yüklem Uygunluğu
Yüklemin Soyuna Göre Tümceler
Tümcenin Yardımcı Öğeleri
Nesne
Dolaylı Tümleç
Belirteç Tümleci
İlgeç Tümleci
ÖĞELERİNİN DİZİLİŞİNE GÖRE TÜMCELER
ANLAMLARINA GÖRE TÜMCELER
YAPILARINA GÖRE TÜMCELER
BİÇİMLERİNE GÖRE TÜMCELER
(TÜMCEDE VURGU, TİTREMLEME)
TÜMCE
Bağımsız bir yargı bildiren sözcük dizisidir. “Yargı”yla anlatılmak istenen, "duygu, düşünce, olay, durum, istek..."tir.
Örnekler:
“Devrimler, yalnız ve ancak öğretmenlerin kafasında başlar.”(Atatürk)
"Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk ulusu, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır."(Atatürk)
“Aşkın ilk soluğu, mantığın son soluğudur.” (Antoine Bret)
"Üç gazete, beni yüz bin süngüden daha çok korkutur. " (Napoleon)
Çekimli eylemler tek başlarına tümce kurabilirler: "Geliyorum.", "Gitti.", "Oku!"...
Ad soylu sözcükler de ekeylemle tümce kurabilirler: "Güzelmiş (Güzel i-miş).", Yaşlıydı (Yaşlı i-di)."...
Tek sözcükten oluşmuş görünen bu tümcelerde   “yüklem”den başka (çekimden kaynaklanan) bir "gizli özne" bulunduğu da gözden kaçmamalıdır.
Ayrıntılar bir yana bırakılırsa "tümce"de "yüklem" ve "özne" aranır.

TÜMCE ÖĞELERİ
Tümcede öğe sayısı, anlatılmak istenen "yargı"ya göre artar ya da azalır. Tümcede ana öğeler "yüklem" ve "özne"dir."Nesne", "dolaylı tümleç", "belirteç tümleci", "ilgeç tümleci" ise yardımcı öğelerdir.

Tümcenin Ana öğeleri

Yüklem
Tümcede yargıyı yüklenen çekimli eylem, ekeylemli sözcük ya da sözcük dizisidir. Eksiltili tümce bir yana bırakılırsa, yüklem olmazsa tümce de olmaz denebilir. Yüklem, tümcenin en önemli öğesidir. Türkçede değişik tür ve yapıda yüklemler vardır:

1.Eylem Yüklemleri

a)Geçişli-Etken Çatılı Yüklem
"İlk kez yurdumdan uzakta yaşadım bu duyguyu
Bebeklerin ulusu yok." (Ataol Behramoğlu)
b)Geçişsiz-Etken Çatılı Yüklem
“Açar
Kan kırmızı yediverenler
Ve kar vağar bir yandan."(Ahmed Arif)
c)Geçişli-Edilgen Çatılı Yüklem
"Zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri yoktur* denildi. (Nâzım Hikmet)               
d)Geçişsiz-Edilgen Çatılı Yüklem
"Ankara 'ya otobüslerle gidildi. "Okula zamanında gelinir."...   
e)Dönüşlü Çatılı Yüklem
"Sevginin önünde eğil kızım. "(Ataol Behramoğlu)         
f)İşteş Çatılı Yüklem     
 "Bölüşmüşüzdür ekmeğimizi onlarla. "(Nâzım Hikmet)
g)Ettirgen Çatılı Yüklem
"Ben üç şey biliyorum;
Dinlemekle dört kılana anlatacağım. "(Özdemir Asaf)
h)Oldurgan Çatılı Yüklem          
"Yaşamak değil, beni bu telaş öldürecek. "(Ö.Asaf)
*Eylemsiler de eylem soylu sözcüklerdir; bunlardan adeylemler bağımsız bir tümcenin yüklemi olabilir:
"Kıyıda çıplak ayaklı bir kadın ağlamaktadır. "(Nâzım Hikmet)
(Eylem çatısı için Ek-1 'e bakınız.)            

2. Ad Soylu Yüklemler  

a) Ad     Yüklemi
"Hep bu yüzden dudaklarım çatlaktır"(Cahit Külebi)     
b)Adıl   Yüklemi
"Şu ada senin, bu ada benim  (Orhan Veli Kanık)            
c)Ad Takımı Yüklemi
"Bu göl İznik Gölü'dür. "(Nâzım Hikmet)
d)Sıfat Takımı Yüklemi
"İhanete gece müthiş bir gerekçedir. "(Attilâ İlhan)
(Ad soylu yüklemler için Ek-2'ye bakınız.)
"Var", "yok" sözcükleri de ad soylu yüklem olarak görev yaparlar
"Üzerinde yaşayanların hepsinin güldükleri, gülüştükleri bir dünyaya içimde sonsuz bir özlem var. (Aziz Nesİn)
“Bizim, çocuklarımıza anlatarak övüneceğimiz savaş anılarımız yok.” (Aziz Nesin)

Başka    Yüklem Türleri

a)Olumlu Yüklem
"Bir ayak sesi merdivenden çıktı. "(Rıfat Ilgaz)
b)Olumsuz Yüklem
"Öncekine benzemiyor bu. "(Hidayet Karakuş)
"Hiç kimse ilkin kendisine alışık değil. "(Özdemir Asaf)
"Loş odada demir kaşıkların kâseye dokundukça çıkardığı hafif şıkırtıdan başka ses yoktu. "(Sabahattin Ali)
c)Sorulu Yüklem
"Yoksa korkuyor musun?"(Hidayet Karakuş)
"Bizimkileri görmem gerekmez mi?"(Hidayet Karakuş)
"Saatin var mı çocuğum?"(H.Karakuş)
"Öldürdüklerimin çocukları yok muydu?"(Hidayet Karakuş)
d)Ortak                Yüklem
"Derinden derine ırmaklar ağlar
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi. "(Faruk Nafiz Çamlıbel)
"Ne ay doğdu geceme ne bir yıldız"(Nevzat Çelik)
e)Pekiştirilmiş Yüklem
Kalmadı ondan
canlı tek bir şey
derler mi derler mi?"(Yaşar Miraç)
Sabaha dek düşündü de düşündü.
f)Temel Yüklem-Yan Yüklem
“Düşünürken     gülümsüyordu adam.” (Hidayet Karakuş)
 yan yüklem       temel yüklem
*Bağımsız yargının yüklemi "temel yüklem"dir; yan yargının yüklemi "yan yüklem"dir. Yan yüklem temel yüklemin bir öğesi durumundadır. (bkz. yapılarına göre tümceler)

Özne
Yüklemde belirtilen oluşu gerçekleştiren ya da bu oluşa konu olan öğedir. Tek sözcüklü olabileceği gibi sözcük öbeği biçiminde de olabilir. Genellikle yalın durumdadır; ama iyelik eklerinden birini ya da çoğul eki alabilir (ad durum eklerini almaz). Özne, (yüklemden sonra) tümcenin ikinci öğesidir. Edilgen çatılı eylemlerin yüklem olduğu tümcelerde özne bulunmaz.
Örnekler:
“Taş avluya yalnızca kuşlar konardı bazan." (Feride Çiçekoğlu)
'Kuş kanadına binip çayırlara gitmeyi öğretti Barış bana. "(Feride  Çiçekoğlu)
"İnsan, içinde yetiştiği çevrenin bir ürünüdür. "(Ahmet Taner Kışlalı)
"Kitap, insanlığın belleğidir."(Ahmet Taner Kışlalı)
"Kır lalesiymiş bu çiçeklerin adı. "(Selim İleri)
"Belkıs Yengenin bütün günler yapayalnız yasaması garipti, şaşırtıcıydı. "(Selim İleri)
"Dargın sevgililer yalnızlıklarına uzaklaşıyor."(Attilâ İlhan)
*Edilgen-geçişli çatılı eylemlerin yüklem olduğu tümcelerde bulunan belirtisiz nesneye "sözde özne" diyenler vardır; ancak bu adlandırma yersizdir. Bunu anlamak için "özne" ve "nesne" kavramlarının ne olduğuna bakmak yeterlidir.
'Böyle bir sevmek görülmemiştir"(Attilâ. İlhan) dizesinde "böyle bir sevmek" , tümcenin "belirtisiz nesne"sidir. (Edilgen-geçişli çatılı eylemlerin yüklem olduğu tümcelere “-çe” ekiyle ya da "...tarafından" kalıbıyla özne getirileceğini savunanlar vardır: Giderler devletçe karşılandı. Tutanak kurul tarafından hazırlandı. Bu tür özneler “örtülü özne” diye adlandırılır.)
Özne, tümcede sözcük (ya da sözcük öbeği) olarak bulunmayabilir; bu durumda yüklemin hangi kişi çekimine uyduğuna bakılır. Böyle bulunan özneler "gizli özne" diye adlandırılır:
(Ben) “Büyük bir savaşın yorgunuyum.” (Feyza Hepçilingirler)
(Biz) "Onu da geçeceğiz." (Feyza Hepçilingirler)
(Onlar) "Burada boşuna bekletiyorlar. "(Feyza  Hepçilingirler)
Özne birden çok yüklemin "yapan"ı olabilir. Böyle öznelere "ortak özne" denir
"Bu öyküler sanki benden gitgide uzaklaşıyor, hem de gitgide bana geri dönüyor. "(Selim İleri)
 “Yusuf sağ koluyla Muazzez'i belinden yakaladı ve henüz teri kurumayan atın üzerine oturttu.” (Sabahattin Ali)
Öznenin arasöz niteliğinde bir açıklayıcısı varsa böyle öznelere(arasözle birlikte) "açıklamalı özne" denir:
"Sabahın ayazında iki çocuk, Hasan'la Murtaza, köylerinin yolunu tutacaklardı. "(Oktay Akbal)
Öznenin çeşitli bağlaçlarla, "kendi" sözcüğüyle ya da "mi" ilgeciyle güçlendirildiği (ya da vurgulandığı) olur. Böyle öznelere "pekiştirmeli özne" denir:
"Toplumlar da kişiler gibidir. "(Oktay Akbal)
"Bu tatlıyı ben kendim yaptım."
"Sen de mi Brütüs?"(Sezar)
*Öznenin “-dir” ekiyle kalıplaştığı örnekler de vardır:
"Üst katta bir gürültüdür başladı."
Gereklik kipiyle (3. tekil kişiye göre) çekimlenmiş eylemlerin yüklem olduğu kimi tümcelerde özne yoktur (ya da belirsizdir): "Çalışmalı, adam olmalı.", "İyi düşünmeli, bir karar vermeli."  Benzer özellik geniş zaman çekiminde de görülür: "Yaramaz çocuklara kızarlar.", "Bu yapılana develüasyon derler. "... (Son iki örneğin kişisi 3. çoğul kişidir.)

Özne-Yüklem Uygunluğu

Kişice Uygunluk
"Ben, sen, o; biz, siz, onlar" adıllarıyla yüklemdeki kişi ekinin uygunluğudur:
"Ben seni var kıldım. "(Özdemir Asaf)
"Siz kaptanı bilmezsiniz. "(Özdemir Asaf)
Özne, çoğul ya da tekil birinci ve İkinci kişilerden oluşuyorsa, yüklem çoğul birinci kişi eki alır: "Sen de ben de gidemeyeceğiz. " (sen+ben =biz)
Özne, çoğul ya da tekil birinci kişiyle üçüncü kişi ya da kişilerden oluşuyorsa yüklem çoğul birinci kişi eki alır:
"Soruyu o ve ben bildik.) (o+ben=biz)
Özne, çoğul ya da tekil ikinci kişiyle üçüncü kişi ya da kişilerden oluşuyorsa yüklem çoğul ikinci kişi eki alır:
"Onlar da siz de okuyacaksınız." (onlar+siz=siz)

Sayıca Uygunluk
Türkçede bir tümcede -genellikle- özne tekilse yüklem de tekil, özne çoğulsa yüklem de çoğul
Olur:
"Gariptir, bir yazar eskiden yazdığı romanlarını, öykülerini yeniden okumaktan pek hoşlanmaz."(Oktay Akbal)
"Ben uzaktan, başka bir tepeden bakıyorum içim titreyerek."(Oktay Akbal)      
"Nur'la Ayhan Bey biraz geç  kalmışlardı. "(Selim İleri)
"Dayıoğullarım yastık kapmaca oynarlardı. "(Selim  İleri)
Öznenin çoğul olmasına karşın yüklemin tekil olduğu tümceler de vardır:
"Sonunda onlar da geldi." , "Çocuklar okula gidiyor."
Bitki, hayvan, nesne adları; organ adları; soyut adlar, topluluk adları özne olduğunda çoğul eki alsa da yüklem -genellikle- tekil olur:
"Çiçekler açtı.", "Kuşlar uçtu.", "Perdeler yeniydi.", "Gözlerim kaşınıyor.", "Düşünceleri ilginçti.", "Ormanlar havayı temizler."
Bağımlı sıralı tümcelerde özne çoğul olduğunda -genellikle- yüklemlerden sonuncusu çoğul
olur:
"Köylüler erkenden kalkar, kahvaltılarını yapar, tarlaya giderlerdi."
Tekil kişilerin yerine çoğul kişi adıllarının kullanıldığı örnekler de vardır. Bunlarda amaç "saygı, alçakgönüllülük, böbürlenme..."dir.
"Siz şu tekli koltuğa oturun.", "Bakan Bey geliyorlar.","Biz senin gibilere pabuç bırakmayız."

Çatıca Uygunluk
Öznenin birden çok eylem ya da eylemsiyle ilişkisi varsa etkenlik-edilgenlik açısından çelişki olmaması gerekir. "Yazar, burada edebiyat tarihinin tanımını yapmakta ve diğer bilim dallarıyla ilişkisi üzerinde durulmaktadır." tümcesinde "durulmaktadır" eylemsisi "yazar" ile uyuşmamaktadır. Burada "yazar" özne olduğuna göre tümce "durmaktadır" diye bitmelidir.
"Mesela çok üzüldüğünüz, ümitsizliğe düştüğünüz zaman 'dünyam karardı'; yeni çocuğu olan bir anne ve babaya 'gözün aydın' deriz." tümcesinde de "(sizin) üzüldüğünüz, (sizin) ümitsizliğe düştüğünüz" anlatımları da "(biz) deriz" ile çelişmektedir. "Üzüldüğünüz" ve "düşündüğünüz" eylemsilerini "üzüldüğümüz", "düşündüğümüz" biçimine getirerek tümceyi düzeltebiliriz.


Eylem Tümcesi
Yüklemi eylem olan tümcedir. Yüklem yalın, türemiş ya da bileşik olabilir (Ek-3'e bakınız). Basit ya da bileşik çekimli olabilir (Ek-4'e bakınız). Geçişli eylemin yüklem olduğu tümcelerde "özne, yüklem, tümleçler" bulunabilir; yüklem geçişsiz ise tümcede nesne bulunmaz.

Ad Tümcesi
Yüklemi ad soylu bir sözcük (ya da sözcük öbeği) olan tümcedir. Ad soylu sözcükler ekeylemle çekimlenerek yüklem olurlar; olumsuz biçimleri "değil" ilgeciyle yapılır. Türkçede "eylem tümcesi" "ad tümcesi"nden daha yaygındır.

Tümcenin Yardımcı Öğeleri

Nesne
Öznenin eyleminden etkilenen öğedir. Geçişli (oldurgan, ettirgen) çatılı eylemlerin yüklem olduğu tümcelerde bulunur. İkiye ayrılır:
Belirtisiz Nesne: Yalın durumdadır. Yükleme yöneltilen "kim, ne" sorularından birinin yanıtıdır. (Özneyle karıştırılmamalıdır; nesne "özneden etkilenen"dir.) Belirtisiz nesne "nesne"nin "belirsiz ya da genel" olduğunu anlatır:
"Bir şiir okudu sonra." (Feride Çiçekoğlu)
Belirtili Nesne: Adın belirtme durumundadır (-i halindedir). Yükleme yöneltilen "kimi, neyi, nereyi" sorularından birinin yanıtıdır. Belirtili nesne "nesne"nin "belirli olduğunu ya da bilindiğini" anlatır:
"Barış’ı bekliyorum iki gündür." (Feride Çiçekoğlu)

Dolaylı Tümleç (Yer Tamlayıcısı)
Yüklemin yerini ve yönünü gösteren öğedir. Adın "yönelme (-e), kalma (-de), çıkma (-den) durumu"nda bulunurlar. Yükleme yöneltilen "kime, kimde, kimden; neye, neyde, neyden; nereye, nerede, nereden" sorularından birinin yanıtıdır:
"Oturdum ekmeğimi yerim:
Karşımda sen oturursun." (Nâzım Hikmet)
"Bütün lambalara çizdim resmini"(Zeki Ömer Defne)
"bir gün buradan gidersin
mariyya" (Asaf Halet Çelebi)
"Yeşil pencerenden bir gül at bana." (Ahmet Muhip Dıranas)
"Kitabımı Özgür’de unutmuşum."          
 "Ceketinden sular damlıyordu."

Belirteç (Zarf) Tümleci
Yüklemin zamanını, yönünü, niteliğini (durumunu), niceliğini (miktarını) gösteren öğedir. Belirteç türündeki sözcükler tümcede belirteç tümleci olurlar. Belirteç tümleci, yükleme yöneltilen "ne zaman, nere(ye), nasıl, ne kadar" sorularından birinin yanıtıdır:
"Seni dün gördüm pencerende" (Melih Cevdet Anday)
"İleri git." ("İleriye git." tümcesindeki "ileriye" dolaylı tümleç olur.)
"Babası güzel konuştu."
"Arkadaşı çok konuştu."

İlgeç (Edat) Tümleci
"Tümceye çeşitli anlam ilgisi getiren yardımcı öğeler"dendir.
"Bu sorunu ancak o çözebilir."
"Çaya belki biz de geliriz."
"Evet, dünya dönüyor."
Yukarıdaki örneklerde ilgeç tümleçlerini bulmak için yükleme sorulabilecek herhangi bir soru yoktur.
"İle, gibi, için" ilgeçleriyle öbekleşen öğeler "kim ile, ne ile, kim(in) için, ne için, ne amaçla, hangi nedenle, ne diye, ne gibi, kim gibi" sorularından birinin yanıtıdır:
"Okuldan arkadaşıyla çıktı."
"Okula otobüsle geliyordu."
"Bu şiiri senin için yazdım."
"Başı ağrıdığı için hap içti."
"Çocuğa okul için önlük aldılar."
"Yağmur dolayısıyla evden çıkamamış."
"Gelirsin diye beklemiş."
"Kaçıvormuş gibi yaptı."
"Yeliz,  Sevim gibi çalışıyordu."
EK-1
EYLEM ÇATISI
"Öznenin eylemi yapmasına, eylemin etkisi altında kalmasına ya da belli biçimde onunla ilgili olmasına göre eylemin sunduğu durum"dur. Başka bir deyişle eylemin "özne"yle  ve "nesne"yle olan ilişkisidir.
Öznesine Göre
Etken Çatı                           Edilgen Çatı                       Dönüşlü Çatı                     İşteş Çatı
(yalın)                                  (-l-, -n- ekleriyle)             (-n-,-l- ekleriyle)              (-ş- ekiyle)

Etken Çatı: Eylemden eylem yapan bir ek almamıştır. Türkçede kök durumundaki tüm eylemler etken çatılıdır (özne alabilir): yaz-, oku-, git-, sev-, gel-...

Edilgen Çatı: Eylem, edilgenlik eklerinden birini almıştır. "Oku-n-", "sev il-" gibi eylemlerin tek başlarına bile "edilgen çatılı" oldukları bellidir; ancak "yıka-n-", "çek-il-" gibi eylemlerin tümce içindeki kullanılışları edilgen (ya da dönüşlü) olduklarını belirler. Edilgen çatı öznesizdir.
"Araba yıkandı." (yıkan-: edilgen çatılı)
"Ağlar çekildi." (çekil-: edilgen çatılı)

Dönüşlü Çatı: Eylem, dönüşlülük eklerinden birini almıştır. Özne, eylemi "kendi kendine" ya da "kendisine yapma" durumundadır.
"Önce yıkanır, sonra giyinirdi."
"Kazanamayacağını anlayınca adaylıktan çekildi."

İşteş Çatı
Eylem, işteşlik ekini almıştır. Eylem “topluca, birlikte ” ya da “karşılıklı” yapma anlamı taşır:
“Kuşlar uçuştu.”, “Çocuklar kaçıştı.” (topluca, birlikte)
“Uzaktan bakıştılar.”, “Yarın görüşecekler.” (karşılıklı)

Nesnesine Göre
Geçişli Çatı               Geçişsiz Çatı                  Oldurgan Çatı                  Ettirgen Çatı
          (-r-, -t-, -tir- ekleriyle)       (-r-, -t-, -tir- ekleriyle)
Geçişli Çatı: "Nesneyle kullanılabilen eylem"dir. Eylemin oldurganlık-ettirgenlik eklerinden biriyle (-r-, -t-, -tir- ekleriyle)  türetilmemiş olması gerekir. Geçişli eylem "kimi, neyi" sorularından birini yanıtlayabilir: oku-, tut-, sev-, yıka-, söyle-...
Geçişsiz Çatı: "Nesnesiz kullanılan eylem"dir. Eylemin anlamında "kimi, neyi" sorularından ikisinin de yanıtı yoktur: gül-, öl,- ağla-, eri-, ürk-...
Oldurgan Çatı: Geçişsiz eylemin -birtakım eklerle- nesne alabilir duruma getirildiği çatıdır: gül-dür-, öl-dür-, ağla-t-, eri-t-, ürk-üt- , uç-ur-...
Ettirgen Çatı: "Öznenin, eylemin belirttiği işi yaptırdığını gösteren çatı"dır. Geçişli eylemden yapılır: oku-t-, sev-dir-, yıka-t-, söyle-t-...

EK-2
SÖZCÜK TÜRLERİ

Ad Soylu Sözcükler
1. Ad
2. Sıfat (Önad)
3. Adıl (Zamir)
4. Belirteç (Zarf)
5. Bağlaç
6. İlgeç (Edat)
7. Ünlem
Eylem Soylu Sözcükler
1. Eylem
2. Eylemsi (Fiilimsi)
a) Adeytem (Mastar: İsimfiil)
b) Sıfateylem (Ortaç : Sıfatfiil)
c) Bağeylem (Ulaç: Zarffiil)



Ad Soylu Sözcüklerin Yüklem Olması
Bu kapsamda yer alan sözcük türlerinin tümünün yüklem olabileceğini öne süren dilciler vardır; ancak verdikleri örnekler ya yanlış bir yaklaşımın sonucu ya da yetersizdir. "Ad" ve "adıl"ın tek başına yüklem olabilmesi doğrudur, bunda bir sorun yoktur. "Bağlaç", adı üzerinde "bağlama" görevi yapar, sözcükleri ya da tümceleri bağlar. "İki derstir anlatılan bağlaç ‘ve’dir." türünden örnekler " ‘Görkemli’ sözcüğünü tümce içinde kullanınız." ödevine "Biz bu ders ‘görkemli’ sözcüğünü öğrendik." örneğini veren öğrencininkine benzer. İlgeçler de -genellikle- bir önceki sözcükle birlikte ya da tümce içinde belirgin bir anlam kazanır. Tek başlarına yüklem olamazlar. "Omuzlarında bir yük gibi dünyanın yalnızlığı" tümcesinde "gibi"nin "ilgeçlerden yüklem"e örnek diye gösterilmesi düpedüz yanlışlıktır. Belirteçler ise eylemle/eylemsiyle, sıfatla, belirteçle ilgili görev yaparlar. Bu görev alanları bile onların yüklem olamayacağını gösterir. "Aradığınız tüm kitaplar yukarıdadır." tümcesinde "yukarıdadır" sözcüğündeki bulunma durumu (-da) eki bile bu sözcüğün "ad" olduğunu (ya da ad gibi kullanıldığını) kanıtlamaya yeter. Ünlemler ayrı bir sorundur; kimileri bunları "cümle değerinde" kabul eder; kimileri "Ey Türk Gençliği!", "Ah bu toprakların insanları!" gibi sözleri "ünlem tümcesi" diye örnek gösterir. "Tümcemin ne olduğuna bakıldığında "bir sözcük türü olan 'ünlem"in -yukarıdaki örneklerde- "tümce değerinde" olamayacağı ya da tümce kurmaya yetmeyeceği anlaşılır. Yüklem görevinde kullanıldığına ilişkin "Ağzından son çıkan söz ‘öf’müş." türündeki örnekler ise yukarıdaki "ve"nin yüklem oluşu gibidir. Kısacası "ünlem"den yüklem olmaz.
"Sıfat'a gelince: Sözcüklerin türünü belirlemede bilimsel yaklaşım, "sözcüklerin bir öbekte ya da bir tümcede öbür sözcüklerle ilişkisine bakmak"tır. Örneğin "güzel" sözcüğüne tek başınayken "sıfat" demek dürbünün tersinden bakmaktır. "Güzel, çirkin, iyi, kötü, büyük, küçük, geniş, dar" gibi nitelik bildiren sözcükler, "mavi, kırmızı, sarı, yeşil, pembe" gibi renk sözcükleri, tahta, demir, altın, yün, mermer" gibi madde sözcükleri tek başlarına düşünüldüğünde addır. Bu tür sözcükler bir tümcenin yükleminde de bulunabilir (tek başlarına iseler, türleri yine "ad"dır). Söz konusu örneklerin ad oluşunu belirleyen bir başka olgu da ad durumu eklerini ve çoğul ekini alabilmeleridir. Bu kesin kanıt karşısında da "adlaşmış sıfat" diye gereksiz ve garip bir adlandırma doğmaktadır. Şöyle ki: "Zengin insanlar, yoksul kimseleri düşünmelidir." tümcesinde "zengin" ve "yoksul" sıfattır, doğrudur. "Zenginler, yoksulları düşünmelidir." tümcesinde ise "zenginler" ve "yoksullar" ad türünde kullanılmıştır, bu da doğrudur. Dürbünün tersinden bakarsak: Önce sıfattı, sonra ad oldu; bu durumda ikincisine de "adlaşmış sıfat" diyelim. Dürbüne doğru camından bakalım: "Zengin" tek başına             “ad”dır, bir adı nitelediğinde sıfat olur: “Zenginler” sözcüğü "ad"dır (sıfatlar çoğul eki almaz), “zengin insanlar”daki "zengin" sıfattır.
"Tek başına sıfat" anlayışının çürüklüğünü gösteren başka örnekler: "Bu" sözcüğü tek başınayken "gösterme sıfatı" ise "Bunu al." tümcesindeki "bunu" sözcüğüne de "adıllaşmış sıfat" demek gerekir. "Büyük" sözcüğü tek başınayken "niteleme sıfatı" ise "Büyük konuşma!" tümcesindeki "büyük" sözcüğüne de "belirteçleşmiş sıfat" demek gerekir. Şimdilik son kanıt da "yapım eklerinin adı"dır. Örneğin "su" sözcüğüne "-suz" ekini getirdiğimizde "addan ad" yapıyoruz, "addan sıfat" değil. "Susuz Yaz (Necati Cumalı"nın yapıtı)" takımında ise "susuz" sözcüğü "yaz"ın bir niteliğini belirttiği için 'niteleme sıfatı" olur.

EK-3

YAPILARINA GÖRE EYLEMLER

Kök (Basit) Eylemler                      Türemiş Eylemler                           Bileşik Eylemler

Kök Eylemler: Yapım eki almamış eylemlerdir. Genellikle tek hecelidirler: gel-, gör-, sev-, tut-, koş-, yaz,- git-...

Türemiş Eylemler: Yapım eki almış eylemlerdir. Addan ya da eylemden türeyebilirler:
a) Addan Türemiş Eylemler: ak-la-, az-al-, şırıl-da-, su-sa-, az-ımsa-, kan-a-, kara-r-, göz-ük-...
b)Eylemden Türemiş Eylemler: eş-ele-, tık-a-, an-ımsa-, kaz-ı-, bak-ıl-, sev-in-, bak-ış-, oku-t-, taş-ır-, giydir-, yaz-ma-...

Bileşik Eylemler: Genel olarak bakıldığında iki türlüdür: "Ad + yardımcı eylem" kalıbında ya da "eylem + yardımcı eylem" kalıbında.
Ad + Yardımcı Eylem Biçiminde:  “Et-, ol-, eyle-, bulun-, yap-” yardımcı eylemleriyle kurulur. En çok kullanılanları "et-" ve "ol-"tır: yok et-, alay et-, yok ol-, dost ol-, spor yap-, banyo yap-, yapmış bulun-, gitmiş bulun,- alt eyle-, halt eyle- (ses olayı bulunanlar bitişik yazılır: reddet-, mahvet- gibi)... Asıl anlam addadır.
Eylem + Yardımcı Eylem Biçiminde: “Bil-, ver-, gel-, gör-, dur-, kal-, yaz-, koy-” yardımcı eklemleriyle kurulur. Eylemle yardımcı eylem arasında "-e, -i, -ip" eklerinden biri bulunur. Asıl anlam eylemdedir. Yardımcı eylemlerin kattığı anlamlarsa şöyledir: bil- yeterlilik, olasılık; ver- kolaylık, çabukluk, birdenbirelik; gel-, gör-, dur-, koy- deneme, süre, süreklilik.
Örnekler: yazabil-, geliver-, süregel-, düşmeyigör-, gidedur-, bakakal-, düşeyaz-, gidekoy-, gezip dur- ...
"Kafa tut-, boy ölçüş-, içi yan-, gözü kork-" gibi deyimler "anlamca kaynaşmış bileşik eylem" diye adlandırılır. Bunların yapıca "ad + yardımcı eylem"e benzedikleri söylenebilir.


EK-4
Basit Çekim
A)Bildirme Kipleri                                                                                       B)Tasarlama Kipleri
1.Geçmiş Zaman                                                                                             Gereklilik Kipi : -meli
   a)Belirli (Görülen)G.Z. : -di                                                                             Koşul Kipi : -se
    b)Belirsiz (Öğrenilen) G.Z. : -miş                                                                    İstek Kipi : -e
2.Şimdiki Zaman : -(i)yor                                                                                    Buyrum Kipi :    
3.Gelecek Zaman: -ecek    
4.Geniş Zaman : -r, -er                                                                                        gel,                                                                                     gel-sin                                                                             
                                                                                                                          ─ ,                                      
                                                                                                                            gel-in(iz),
                                                                                                                            gel-sinler


Bileşik Çekim
1)Hikâye Bileşik Çekimi                                                               2)Rivayet Bileşik Çekimi
Eylem+Basit Ç. E.+(i)di+Kişi Eki                                                Eylem+Basit Ç. E+(i)miş+Kişi Eki

3)Koşul Bileşik Çekimi                                                                 4)Durum Bileşik Çekimi
Eylem+Basit Ç. E.+(i)se+Kişi Eki                                                  Eylem+Basit Ç. E.+Kişi Eki+dir

EKEYLEM
İ- (imek) eylemidir; tek başına (belirgin bir anlamı olmadığından) kullanılamadığı ve ekleşme eğilimi gösterdiği için "ekeylem" diye adlandırılır. İki görevi vardır:
1. Ad soylu sözcükleri (ve sözcük öbeklerini) yüklem görevine hazırlamak: güzel idim (güzeldim), güzel imişim (güzelmişim), güzel isem (güzelsem: yan yargının yüklemi olabilir)...
Bu görevinde dört çekimi vardır: 1)Belirli geçmiş zaman (¡-di) 2)Belirsiz geçmiş zaman (i-miş), 3)Koşul çekimi (i-se) 4)Şimdiki zaman (bu zamanda, ekeylem biçim olarak yoktur: güzel-im, güzel-sin, güzelØ, güzel-iz, güzel-siniz, güzel-ler)
2. Eylemlerin bileşik çekimini sağlamak: geliyor idim (geliyordum), geliyor imişim (geliyormuşum), geliyor isem (geliyorsam: yan yargının yüklemi olabilir)...

KİPLERDE ANLAM KAYMASI
Bir kipin kendi anlamı dışında, başka bir kip yerine kullanılmasıdır.

a) Geniş Zamandaki Anlam Kaymaları:
Belirli geçmiş zaman anlamında: "Orhan Veli otuz altı yaşında ölür."
Belirsiz geçmiş zaman anlamında: "Keloğlan, gizlice saraya girer."
Şimdiki zaman anlamında: "Böyle kara kara ne düşünürsün?"
Gelecek zaman anlamında: "Yarın bu konuyu konuşuruz."
Buyrum kipi anlamında: "Evden çıkarken kapıyı kilitlersin."

b) Şimdiki Zamandaki Anlam Kaymaları:
 Belirli geçmiş zaman anlamında: TBMM, 1 Kasım 1928'de 'Türk Alfabesi Yasası'nı kabul ediyor."
Belirsiz geçmiş zaman anlamında: "Bektaşi, bu söze çok kızıyor."
Gelecek zaman anlamında: "Haftaya halamlar geliyor."
Geniş zaman anlamında: "İzmir' in yazları sıcak geçiyor."

c) Gelecek Zamandaki Anlam Kaymalar
Buyrum kipi anlamında: "Okuldan çıkınca hemen eve geleceksin."
Gereklilik kipi anlamında: "Aradığınız sokak şu yanda olacak."

d) İstek Kipindeki Anlam Kayması
Buyrum kipi anlamında: "Otobüsün arkasına doğru ilerleyelim, beyler!"

e)Buyrum Kipindeki Anlam Kayması
İstek kipi anlamında: "Tanrı’m dualarımı kabul et."

ÖĞELERİNİN DİZİLİŞİNE GÖRE TÜMCELER (YÜKLEMİN YERİNE GÖRE TÜMCELER)
Tümcede öğe sayısı, anlatılmak istenen yargıya göre değişiklik gösterir. Kalıplaşmış anlayışa göre, bir tümcede öğelerin dizilişi uözne+tümleçler)+yüklem" biçimindedir. Anlaşılacağı gibi, bu yaklaşım Türkçe sözdizimindeki bütün tümceleri açıklamaktan uzaktır. Anlatımın gereği -öğe sayısı gibi- öğelerin yeri de tümcede değişiklik gösterebilir. Burada belirleyici olan, yüklemin yeridir. Türkçede "yüklemin yerine göre tümceler" ikiye ayrılır:

1. Kurallı Tümce (Düz Tümce)
Yüklemi sonda olan tümcedir:
"Korkunun ecele faydası yoktur." (Atasözü)
"Yağmur yağdıkça ağlıyorum." (Orhan Pamuk)
"Konuşmak susmanın kokusudur." (Özdemir Asaf)
"İkimiz otobüsle uzak bir şehre gidiyormuşuz" (Attilâ İlhan)

2. Devrik Tümce
Yüklemi sonda olmayan tümcedir. Yüklem herhangi bir öğeden öncedir :
"görünmez bir mezarlıktır zaman" (Attilâ İlhan)
"Buluşamayacağız bu müzik bitmedikçe"  (Özdemir Asaf)
"iki gözü iki kartal gibi indi ovaya." (Nâzım Hikmet)
"Sakla samanı, gelir zamanı." (Atasözü)

ANLAMLARINA GÖRE TÜMCELER

Olumlu Tümce
Eylem tümcelerinde "eylemin yapılması", ad tümcelerinde "bir nesnenin/kavramın ne olduğunun belirtilmesi"dir:
"Yuvayı dişi kuş yapar." (Atasözü)
"Umut fakirin ekmeğidir. " (Atasözü)

Olumsuz Tümce
Eylem tümcelerinde "eylemin yapılmaması", ad tümcelerinde "bir nesnenin/kavramın olmadığının belirtilmesi"dir:
"Akarsuya inanma, el oğluna dayanma." (Atasözü)
(Eylem tümcelerinde olumsuzluk, eylemden eylem yapan "olumsuzluk eki: -me-" ile sağlanır.)
"Çok dostu olanın hiç dostu yoktur." (Aristo)
"Buranın yetkilisi ben değilim."
(Ad tümcelerinde olumsuzluk, "değil" ilgeciyle sağlanır."Yok" sözcüğü de "olumsuz ad tümcesi" kurar.) 

Biçimce Olumlu, Anlamca Olumsuz Tümce
Tümcenin yükleminde olumsuzluk eki ya da "değil" ilgeci yoktur; ama anlamında "eylemin yapılmaması ya da bir nesnenin/kavramın olmaması" vardır:
"Öğretmenleri onlara ne kızıyor ne bağırıyordu."
"Elinde ne defter ne kitap var."
Bu tür örneklerde olumsuzluk anlamı katan "ne... ne(de)" bağlacıdır.

Biçimce Olumsuz, Anlamca Olumlu Tümce
Tümcenin yükleminde olumsuzluk eki almış bir eylemden başka "değil" ilgeci de vardır:
 "Ben o yazarı tanımıyor değilim." (tanıyorum)
Yukarıdaki tümce "eylemin yapılması" yönünden "olumlu"dur çünkü "tanı-" eylemi gerçekleşmektedir. ("Ben o yazarı tanımıyor değilim." tümcesiyle "Ben o yazarı  tanıyorum"  tümcesi arasındaki anlam ayrılığı da gözden uzak tutulmamalıdır. Birinci tümcede "karşı tarafın savına bir yanıt" ya da yargının bu biçimde söylenmesini gerektiren bir durum olduğu bellidir.)
"İzmir'de kiralık ev yok değildi." tümcesi de "biçimce olumsuz, anlamca olumlu"dur.

Soru Tümcesi
Genel olarak, içinde soru sözcüğü bulunan ve yanıt gerektiren tümcedir:
"Yaşadığımı görüyor musunuz?" (Özdemir Asaf)
("Soru Tümcesi" tanımındaki "soru sözcüğü"nün "mi" soru ilgecini de kapsadığı unutulmamalıdır.)
"Ali'nin evinde neyi sevmiştim?" (Selim İleri)
"Babamı öldüren alçak nasıl bulunacak?" (Orhan Pamuk)
"Niçin babasını hep yaşayacak sanmışlardı?" (Füruzan)
"Annemler neden paylaşmıyor İnci?" (Feride Çiçekoğlu)
"O şimdi ne yapıyor,
şu anda, şimdi, şimdi?" (Nâzım Hikmet)
"Senin kimsen yok mu?" (Sabahattin Ali)
"Ne zaman gelirsin, Yusuf?" (Sabahattin Ali)
İçinde soru sözcüğü bulunan, ama yanıt gerektirmeyen tümcelere "sözde soru tümcesi"
denir:
"Tam o sırada dış kapı açılmaz mı?" (Feride Çiçekoğlu)(Bu tümce aynı zamanda "biçimce olumsuz, anlamca olumlu"dur.)
"Merhumun bu heriflerle karşı karşıya oturup eğlenmesine imkân mı vardı?" (Sabahattin Ali) (Bu tümce aynı zamanda "biçimce olumlu, anlamca olumsuz" dur.)
"kalın mavi camdan bir duvara çarptım hay allah/gözleriniz değil miymiş?" (Attilâ İlhan) "Gerçeklerden kaçmak değil mi en kolayı?" (Oktay Akbal)
"Böyleleri değil mi dünyamızı cehenneme çeviren?" (Oktay Akbal)
"Şu kapıyı kapatır mısınız?"
Sözde soru tümceleri çeşitli amaçlarla kurulabilir (yanıtını içinde barındırma, onaylatma, rica vb). Bu tür tümcelerin sonuna soru imi konur.
İçinde soru sözcüğü bulunmasına karşın "soru tümcesi" ya da" sözde soru tümcesi" olmayan örnekler de vardır. Bu tür kullanımlarda soru sözcüklerinin soru anlamı kalmamıştır:
"Ne zaman seni düşünsem
Bir ceylan su içmeye iner" (İlhan Berk)
Burada "Ne zaman seni düşünsem" dizesi "Seni düşündüğüm zaman" anlamında sayılabilir. (Böyle değişik biçimlerde anlatmak -kuşkusuz- anlam incelikleriyle ilgilidir. Burada gösterilmek istenen, "ne zaman" sözünün soru anlamında kullanılmadığıdır.)
"hele seni kollarına aldı mı
felaketim olurdu ağlardım" (Attilâ İlhan)
Yukarıdaki dizelerde geçen "aldı mı" sözü "aldığında" anlamında sayılabilir.

Ünlem Tümcesi
İçinde ünlem sözü/anlamı bulunan tümcedir. Sözcük türlerinden "ünlem"lerle ya da "ünlem" görevinde kullanılan başka türdeki sözcüklerle ünlem tümcesi kurulabilir:
"Kargalar, sakın anneme söylemeyin!" (Orhan Veli Kanık)
"ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor (Attilâ İlhan)
"Dağıt saçlarını bebek savur biraz!" (Cahit Külebi)
"Oy sevmişem ben seni..." (Ahmed Arif)
"Bir cana, bir başa kalmışsın vay vay!" (Ahmed Arif)
"Heeey!
Ne duruyorsun at kendini denize" (Orhan Veli Kanık)
"Olmaz ki!
Böyle de yatılmaz ki!" (Orhan Veli Kanık)
"Ne kadar severim o insanları!" (Orhan Veli Kanık)
"Haydi, sınıfa girin!"
"Eyvah, yine zamlar başladı!"
Ünlem tümcelerinde "şaşma, öfke, beğenme, uyarma, isteklendirme, pişmanlık, yalvarma, ilenme, sevinç, küçümseme, özlem..." gibi anlamlar olabilir.

YAPILARINA GÖRE TÜMCELER
1. Basit Tümce 
2. Bileşik Tümce
    a)Girişik Bileşik Tümce
    b)İç içe (Kaynaşık) Bileşik Tümce
    c)Koşullu Bileşik Tümce (Şart Tümcesi)

1. Basit Tümce
"İçinde bir tek bağımsız yargı bulunan" tümcedir:
"Gök mavi mavi gülümsüyordu
Yeşil yeşil dallar arasından" (Cahit Sıtkı Tarancı)
"En büyük mutluluk, özgür düşünceli olmaktır." (Anatole France)
" Yurt, çalışkan insanların omuzları üstünde yükselir." (Tevfik Fikret)
" Yatağı, dünyanın hiçbir tahtına değişmem." (Napoléon)
"Dağlarına bahar gelmiş memleketimin..." (Ahmed Arif)
" akşamlar bir roman gibi biterdi " (Attilâ İlhan)

2. Bileşik Tümce
İçinde bağımsız bir yargıdan başka yan yargı(lar) bulunan tümcedir. (Yan yargı, temel yargıya bağımlıdır; onun bir öğesi durumundadır.) Yan yargıların özelliğine göre, bileşik tümceler üçe ayrılır:

a) Girişik Bileşik Tümce
Yan yargısı eylemsiyle kurulmuş bileşik tümcedir. Yan yargı temel yargının "öznesi, nesnesi, dolaylı tümleci, belirteç tümleci, ilgeç tümleci" olabilir:
"Seviyorum seni,
temel yargı
Çıldırasıya... (Ahmed Arif)
yan yargı (belirteç tümleci)
"yaşlandıkça insan         dünya başkalaşıyor" (Attilâ İlhan)
yan yargı (belirteç t.)     temel yargı
"Özgürlükte, özgürlükten başka bir şey arayan kimse                   tutsaklık için yaratılmıştır."  (A. Toquvelle)             yan yargı (belirtisiz nesne)                                                                 temel yargı
"Kendisinden çok kişinin korktuğu kimse,       çok kişiden korkmalıdır."  (Pubtius Cyrus)
               yan yargı (özne)                                              temel yargı
" Ölenle                ölünmez."  (Atasözü)
yan yargı            temel yargı
"Ölmüş aslana                 tavşanlar bile hücum eder." (Atasözü)
yan yargı                            temel yargı
            (dolaylı tümleç)
*Temel yargıya "temel tümcecik" , yan yargıya "yan tümcecik " denir. Girişik bileşik tümcelerde eylemsi sayısınca yan tümcecik bulunur:
"Bizimle birlikte bu evde oturacak damada babamın saygı duymayıp onu yavaş yavaş ezeceğini
        1.yan tümcecik                                 2. yan tümcecik                         3. yan tümcecik               
elbette ikimiz de biliyorduk. " (Orhan Pamuk)   
temel tümcecik (temel yargı)
Yukarıdaki girişik bileşik tümcenin üç yan tümceciği -anlamca- birleşerek temel tümceciğin "belirtili nesne"sini oluşturmuştur. Yan tümcecikler ayrı öğelerde de bulunabilir:
"İzlenecek konular          durmadan                          çoğalıyordu." (Adalet Ağaoğlu)
             1. yan tümcecik               2. yan tümcecik                temel tümcecik
(özne)                                  (belirteç tümleci)
Eylemsiler yan tümceciğin yüklemi olur; kendilerine bağlı öğeler alabilir:
"Gülü seven,      dikenine katlanır." (Atasözü)                    Gülü                      seven:  yan tümcecik
yan tümcecik     temel tümcecik                                           belirtili nesne      yüklem
(özne)
"Güzele bakmak              sevaptır." (Atasözü)      Güzele                  bakmak: yan tümcecik
yan tümcecik                    temel tümcecik              dolaylı tümleç     yüklem
(özne)
"Güneş girmeyen eve    doktor girer." (Atasözü) Güneş   girmeyen   eve : yan tümcecik
            Yan tümcecik              temel tümcecik                  özne       yüklem     dolaylı tümleç

b) İç içe (Kaynaşık) Bileşik Tümce
Yan yargısı "tümce değerinde" olan bileşik tümcedir. Bu tür bileşik tümcelerde yan tümcecik -genellikle- temel tümceciğin "belirtisiz nesne"si olur:
 "Paylaşmak en güzel şeydir."                   derdin. (Feride Çiçekoğlu)
yan tümcecik (belirtisiz nesne)                  temel tümcecik
“Sahile bak.”                     dedi annem. (Selim İleri)
Yan tümcecik                    temel tümcecik
(belirtisiz nesne)
Yengem "Amca demek yarı baba demektir."  derdi. (Füruzan)
   yan tümcecik (belirtisiz nesne)

c) Koşullu Bileşik Tümce (Şart Tümcesi)
Yan tümceciği temel tümceciğin koşulu ya da nedeni olan bileşik tümcedir. Yan tümcecikte "koşul kipi"nde ya da "koşul bileşik çekimi"nde bir "yan tümcecik yüklemi" bulunur:
"Para bulursak             sinemaya gideriz."  (G.Ö-Biz) Para                 bulursak:                  
yan tümcecik                 temel tümcecik                         belirtisiz            yüklem
   (belirteç tümleci)                                                                  nesne      (yüklem "geniş zamanın koşulu" çekimindedir.)

"Eğer geliyorsam,
1. yan tümcecik
Eğer gideceksem,
2. yan tümcecik
Bırakma. "          (Özdemir Asaf)
temel tümcecik
"Adının anlamı dünyayı kucaklasa, taşta büyümezdi Barış." (Feride Çiçekoğlu)
yan tümcecik                                    temel tümcecik
* Koşullu bileşik tümcelerde yan tümcecik -genellikle- belirteç tümleci görevindedir.

BİÇİMLERİNE GÖRE TÜMCELER

Sıralı Tümceler
Birden çok basit ya da bileşik tümcenin virgül ya da noktalı virgülle sıralandığı tümcelerdir:
"Toplum suçu hazırlar, suçlu onu işler." (Buckle)
"Yurt, sağlığa benzer; değeri, yitirilince anlaşılır." (Süleyman Nazif)
"Soğuktu Paris, nemliydi, yalnızlıklarında yitip gitmiş insanlara karşı acımasızdı." (Oktay Akbal)
"Sus, kimseler duymasın." (Ahmed Arif)
"Sarımsağı gelin etmişler; kırk gün kokusu çıkmamış." (Atasözü)
"Bana bir mektup geldi,
İçinden ben çıktım." (Özdemir Asaf)
"Kardeş kardeşi bıçaklamış, dönmüş yine kucaklamış.  (Atasözü)
"Mektup alır, efkârlanırım." (Orhan Veli Kanık)
*Öğelerinden en az biri ortak olanlara "bağımlı sıralı tümce" hiçbir öğesi ortak olmayanlara "bağımsız sıralı tümce" denir.
"Sus, kimseler duymasın." (Bağımsız sıralı tümce)
"Kardeş kardeşi bıçaklamış, dönmüş yine kucaklamış." (Bağımlı sıralı tümcedir, çünkü; "kardeş" ortak öznedir, "kardeşi" ortak nesnedir.)

Bağlı Tümceler
Birden çok basit ya da bileşik tümcenin bir bağlaçla bağlandığı tümcelerdir:
"Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia."     (Özdemir Asaf)
"Ben çok ağlıyorum; ama annem geri gelmiyor." (Feride Çiçekoğlu)
"Konuştuğuna pişman olanlar vardı ; ama sustuğuna pişman olan yoktur." (Plutarch)
"Özgürlük ağacı arada sırada, zorba ve zalimlerin kanıyla sulanmalıdır; çünkü bu onun doğal
gübresidir." (Thomas Jefferson)
"Aşk çok renkli bir çiçektir; fakat yetiştiği yer müthiş uçurumların kıyısıdır." (Stendhall)

ki'li Bağlı Tümceler (İlgi Tümceleri)
Bu tür bağlı tümceler, yukarıdaki bağlı tümcelerden değişik özelliktedir. Bu değişik özelliğin nedeni Farsça ki bağlacıdır. Bu bağlacın bulunduğu tümceler Türkçenin sözdizimine -genellikle-aykırılık gösterir:
"Anladım ki beni seviyormuş."
Yukarıdaki tümce "temel yargı-yan yargı" açısından incelenirken -anlamı bozulmadan- "Beni sevdiğini anladım." biçimine dönüştürülür.
"Öyle bir havada gel ki,
Vazgeçmek mümkün olmasın." (Orhan Veli Kanık)
Yukarıdaki dizeler "Vazgeçmenin mümkün olmadığı bir havada gel." biçimine dönüştürülerek öğeleri bakımından incelenebilir.


Eksiltili (Kesik) Tümceler
Anlamı tümcenin akışından çıkarılan, yarım kalmış, genellikle yüklemi söylenmemiş tümcelerdir:
"kaldırımlarda yağmur kokusu" (Attilâ İlhan)   
"Bir de rakı şişesinde balık olsam" (Orhan Veli Kanık)
"Az veren candan, çok veren maldan..." (Atasözü)
*Eksiltili tümcelerin sonuna üç nokta koymak gerekir. (Şiirlerde -bu konuda da- aykırılıklar görülebilir.)

Arasözler
Bir tümcenin içinde bulunan açıklayıcı nitelikteki sözlerdir. Tümce değerinde olanlara "aratümce" denir. Aratümceler, içinde bulundukları tümcenin bir öğesi değildir. Tümce değerinde olmayan arasözler genellikle tümce öğelerinden birinin açıklayıcısıdır; bu nedenle tümcenin bir öğesinde görev yapar.  Arasözler iki kısa çizgi, iki virgül, ya da ayraç (parantez) içinde yazılır.

"Küçük çocuk orada, manolya ağacının (belki bir ıhlamurun) altında duruyordu." (Selim İleri)
"Evin yaşlı hanımı -kuru, ufacık,  genç kız yürüyüşlü- duvara gömülü yüklüklere yatak yorgan çarşaflarını yerleştiriyordu." (Füruzan)
"Gönülün kızkardeşi -adını bur türlü öğrenememişimdir- formikanın üstünden hemen bir alkollü pamuk geçirir. (Adalet Ağaoğlu)
"İnsan sesini (metalik, cızırtılı ve parazitli olmayan) özledim, rengini, kokusunu." (Feyza Hepçilingirler)
"Evliyim, iki çocuğum var, kocam iyi bir insan, (kayınvalidemi kimse sormuyor) bir şirkette çalışıyor; aylığı fena değil." (Feyza Hepçilingirler)

EK-5
EYLEMSİLER

Adeylem (Mastar: İsimfiil)
"-me, -mek, -iş" ekleriyle yapılır. Adlar gibi kullanılabilir; ad durumu eklerini, çoğul ekini, iyelik eklerini alabilir; ad takımında görev yapabilir. Eyleme benzeyen yanları, onlar gibi kendilerine bağlı öğeler alabilmeleridir. Adeylemler bağımsız yargı kurabildikleri gibi girişik bileşik tümcelerde yan tümcecik de oluşturabilirler.

Sıfateylem (Ortaç: Sıfatfiil)
"-en, -esi, -mez, -er, -dik, -ecek, -miş" ekleriyle yapılır. Sıfatlar gibi kullanılabilir, sıfat takımı kurup sıfat görevi yapabilir. Ad gibi de kullanılabilir. Zaman kavramı taşırlar: gülen (çocuk), öpülesi (eller), çıkmaz (sokak), güler (yüz), gezilmedik (yer), okunacak (kitaplar), tutuşmuş (kalpler)... Sıfateylemler genellikle yan tümcecik kurarlar.

Bağeylem (Ulaç : Zarffiil)
"-ip, -erek, -ince, -meden, -meksizin, -dikçe, -ken, -e -e…" ekleriyle yapılır. Bağeylemler tümcede genellikle belirteç tümleci kurarlar; yan tümcecik oluştururlar. Bağeylemlerin iki yargıyı birbirine bağlama görevi vardır. "Gelip, giderek, düşününce, görmeden, bilmeksizin, okudukça, oynarken, koşa koşa..." gibi sözcükler bağeylemdir.
*Adeyleme ya da sıfateyleme benzeyen, ama "ad" türünde örnekler de vardır:
"Ekmek alamıyormuş."
"Sarma güzel olmuş."
"Dikiş kursuna gitmiş."
"Yazar olmak istiyormuş."
"Dayısı bakan olmuş."
"Yemek yedik."
"Dolmayı seviyormuş."
"Çocuk, dondurma istiyordu."
"Kalabalık ailelerin yiyecek giderleri çoktur."
"Bu düzeni kimler kurmuş?"
"Dolmuş ücretleri zamlanmış."
"Geçmişten çok geleceği düşünmeliyiz; çünkü bundan sonra orada yaşayacağız." (Thomas Browne)

Eylemsilerle ilgili Örnekler
"Seni düşündükçe
Gül dikiyorum ellerimin değdiği yere" (İlhan Berk)
"Çoktan bitmiş konuşacaklarımız" (Behçet Necatigil)
"Geçen gün aklıma geldi
Kadınlar da güzeldir dedim." (Cahit Külebi)
"Gün olur alır başımı giderim,
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda" (Orhan Veli Kanık)
"Giyilmemiş çamaşırlar nasıl kokar bilirsin" (Orhan Veli Kanık)
"Uzanıp yatıvermiş sere serpe" (Orhan Veli Kanık)
" O kımıldanmadan baktı, kayalardan"                (Nâzım Hikmet)
"geçer çıplak ayaklarla yüreğime basarak" (Nâzım Hikmet)
"Benim doğduğum köylerde
İnsanlar gülmesini bilmezdi." (Cahit Külebi)
"sevmek kimi zamanca rezilce korkuludur" (Attilâ İlhan)
"eski gözlerinle gel öldürmek vakti gel (Attilâ İlhan)
"Yeni evrenler görüyorum her göz açışta" (Nevzat Üstün)
"Hep böyle bakmak, böyle duymak istiyorum" (Özdemir Asaf)
"İlk yıldız karanlık basmadan doğar." (Necati Cumalı)


EK-6
                BELİRTME ÖBEKLERİ




I.İyelik Öbekleri
a)Ad Takımı:
Bsiz Ad Tak: doğum günü
Bli Ad Tak: aydının görevi
Zin. Ad Tak:
Ağrı Dağı Efsanesi
Sınıfın yazı tahtası
Türkçe öğretmeninin şiir kitabı
b)Adıl Takımı:
benim evim
senin evin

II. Niteleme Öbekleri
a)Sıfat  Takımı:
mutlu yıllar
 iki ay
demir kapı
b)Sayı   Öbeği:
iki yüz
yirmi iki
c)San Öbeği
Sayın Sezer
Ahmet Bey
d)Belirteç Öbeği
en güzel (resim)
daha güzel (okumak)

III. Çekim Öbekleri
1.Ad      Öbekleri:
a)Yönelmeli: can-a yakın
b)Kalmalı: iki-de bir, yük-te hafif
c)Çıkmalı: iç-ten pazarlıklı, özgürlük-ten yoksun
d)Belirtmeli: yüz-ü aşkın, yetmişini aşkın
e)Katılmalı: siz-in okul, Çakal’ın Mehmet
f)İyelikli: boy-u uzun, şeker-i az
*Başka:
baş açık
parmak tetikte
elde sopa
2.Eylem Öbekleri
gelin ol-
kulak kesil-
çileden çık-
3.İlgeç  Öbekleri
size göre
çılgınlar gibi
bu denli

IV. İkilemeler
1. yeşil  yeşil
2. kitap mitap
    sorgu sual
3. düşe kalka
    er geç
--------
el ele
boydan boya
evi barkı
boşu boşuna
güzeller güzeli
gitmem de gitmem
alır mı alır
kavga üstüne kavga

V.Bağlaç Öbekleri
… ve …
... ile ...
…ya da…
hem ... hem ...
gerek ... gerek

VI. Ünlem Öbeği
Ünlem+(...)
Ey Türk Gençliği!
Buca,  09.04.2001
                        (Bu ders notları DEÜ, Buca Eğitim Fakültesi, 2001 Bahar Dönemi için hazırlanmıştır.)

Tümcebilgisi

TÜMCEBİLGİSİ (CÜMLEBİLGİSİ) DERS NOTLARI ALİ TÜRKSEVEN İÇİNDEKİLER TÜMCE TÜMCE ÖĞELERİ Tümcenin Ana öğeleri Yüklem Özne ...